27.09.2010

Çikolatalı Armutlu Puding



Hayatımın hızına yetişemediğimden bloguma da hiç vakit ayıramıyorum. Çok sevdiğim mutfağımda bile artık çok kısıtlı vakit geçiriyorum. Türkiye' ye döndükten sonra olan güzel gelişmelerden biri de işe başlamam oldu. Şimdi sabah 7'de çıkıp akşam 19'da eve gelince ancak hızlıca birşeyler yapıp yemeye vakit kalıyor. Haftasonlarımız da hiç boş kalmadığından benim mutfak maceralarım oldukça azaldı tabii.

Bugün denediğim armutlu çikolatalı puding benim armut ve çikolata uyumuna olan özlemimin sonucunda ortaya çıktı. Daha önce denediğim çikolatalı armutlu topkek ve çikolatalı armutlu tartı çok severek yemiştik. Çikolatanın tadını dengeleyen armut ferah bir tat veriyor tatlılara.

Malzemeler: (6 kişilik)

1 su bardağı = 200 ml

700 ml süt (3,5 su bardağı)
1 paket pirinç unu (35 gr)
1,5 yemek kaşığı mısır nişastası
4 yemek kaşığı şeker (isteğe göre artırılabilir)
1 paket vanilya

Çikolatalı sos:
1/2 paket bitter çikolatalı sos
175 ml süt (3/4 su bardağı + 2 yemek kaşığı)

Ayrıca:
1 adet armut
1 tatlı kaşığı tereyağ

Yapılışı:

Bir tencereye süt, pirinç unu, nişasta, toz şeker ve vanilyayı koyun. Orta ateşte devamlı karıştırırak koyulaşana kadar pişirin. Puding kıvamına geldikten sonra 2-3 dk. daha pişirin ve ocaktan alın.

1 adet armutu küp küp kesin. Küçük bir tavaya tereyağı koyun ve eritin. Armutları da ekleyin ve 2 dk. pişirin. Armutlar çok yumuşamamalı.

Çikolatalı sos için yarım paket sosu süt ile bir tencerede karıştırarak pişirin. Koyulaşınca 2 dk daha pişirin ve ocaktan alın.

Pişen armutları çikolatalı sosa ekleyin ve karıştırın.

Pudingleri kaplara paylaştırın ve üzerlerine armutlu çikolata sosunu eşit olarak bölüştürün. Oda ısısına gelince buzdolabına koyun. Soğuduktan sonra servis yapın.

2.08.2010

Bulgurlu Zeytinyağlı Semizotu



Sonunda telefonumuz ve internetimiz bağlandı, biz de medeniyete kavuştuk. Dün Tuzla' dan organik ürünler standından aldığım çıtır çıtır semizotlarıyla zeytinyağlı bir yemek yaptım. İçine de bulgur attım. Harika bir yaz yemeği oldu.

Malzemeler:

1 büyük demet semizotu
1 orta boy kuru soğan
2 diş sarımsak
2 adet iri domates
3 yemek kaşığı pilavlık bulgur
3 yemek kaşığı zeytinyağ
1 tatlı kaşığı tuz
2 adet kesme şeker
3 yemek kaşığı su

Yapılışı:

Semizotlarının saplarını kesin ve yıkayıp temizleyin. Kuru soğanı ve sarımsakları soyun ve yemeklik doğrayın. Domateslerin kabuklarını soyup küp küp doğrayın. Tencereye zeytinyağı alın hafif kızdırıp içine kuru soğan ve sarımsaklarını ekleyin. Biraz kavurun. Daha sonra domatesleri ve bulguru ekleyin. Bir kaç dakika daha kavurun. Tuzunu ve şekerini ekleyin. Semizotlarını ve 3 yemek kaşığı suyu da ekleyin. Tencerenin kapağını kapatın. Bulgurlar yumuşayana kadar kısık ateşte pişirin. Ilık ya da soğuk olarak yoğurt ile servis yapın.

Afiyet olsun!

22.07.2010

Nihayet...



Nihayet memlekete kavuştuk...



Yaşadığınız yere ait olma duygusunu hissedemezseniz eğer bir şeyler hep eksik kalıyor. Hayatımın son sekiz senesinde ben bu duygudan yoksun yaşadım. Bir tarafım hep buralardaydı, buralardan kopamadım. Ve nihayet işte memleketimdeyim. Çok mutluyum, çok huzurluyum. Evime, yuvama kavuştum. Hem de dünyanın en iyi insanı, sevgili eşimi de yanımda getirdim :)

Son altı ayda hayatımızda o kadar çok şey değişti ki geriye dönüp baktığımda inanamıyorum. Bazen yaşadıklarımızın mucize olduğunu düşünüyorum. Bize yaşattığı bunca güzellik için tanrıya şükrediyorum.

Bu şehirde nefes aldığımı hissediyorum. İstanbul'u seviyorum...

9.05.2010

Yeşil Erikli Yaprak Sarma



Dünyanın neresine giderseniz gidin memleketten daha güzel bir yer yok bana göre. Nihayet biz de memlekete dönüyoruz hayırlısı ile. Tabii son haftalar koşuşturma ile geçiyor. Bu yüzden yeni tarif ekleyemedim. Ama hem bu nefis yaprak sarmalara haksızlık olmasın, hem de mevsimi geçmeden yapmak isteyenler olur belki diye tarifi yayınlamak istedim. Tarif sevgili kayınvalidemden. Kaç tane yedim bu sarmalardan bilmiyorum. Tek kelime ile muhteşem olmuşlardı. Kayınvalideme buradan tekrar ellerine sağlık demek istiyorum.

Tarifi mutlaka taze yaprak ile yapmak gerekiyor. Salamura yaprak ile yapmayı denemeyin, aynı sonucu alamazsınız. Taze soğan miktarı sizi korkutmasın, piştikten sonra süper bir tat veriyor ve kesinlikle ağır bir soğan tadı olmuyor.

Şimdilik bana biraz daha müsaade...


Malzemeler:

300 gr taze yaprak
2 su bardağı pirinç
2 demet dereotu
1 kg taze soğan
2 adet kuru soğan
3/4 su bardağı zeytinyağ
2 tatlı kaşığı şeker
2 tatlı kaşığı tuz
3 adet limon suyu
15-20 adet yeşil erik

Yapılışı:
Taze yaprakları iyice yıkayın. Bir tencerede su kaynatın. Bir avuç yaprak alıp kaynar suya atın rengi hemen değişecektir. Yaprakları ters çevirin diğer tarafın da rengi değişince hemen sudan alın (pişirme işlemi toplamda yaklaşık 30 saniye kadar sürüyor). Bu işlemi bütün yapraklar bitene kadar tekrarlayın. Pişen yaprakları bir kenara alın.

İç malzemesi için pirinci ayıklayın. Sıcak ve tuzlu suda 1 saat kadar bekletin. Süzün ve duru su çıkana kadar iyice yıkayın, tekrar süzün. Geniş ve derin bir kaba alın. Taze soğanları ayıklayın ve ince ince kıyın, pirinçlere ekleyin. Kuru soğanları minik minik doğrayın, dereotunu yıkayın ve ince ince kıyın. Bunları da iç malzemeye ekleyin. Toz şekeri, tuzu ve zeytinyağı ekleyin. 3 adet limonun suyunu sıkın ve iç malzemeye ekleyin. Hepsini güzelce harmanlayın.

İç malzemesinden yeteri kadar alarak yaprakların orta yerine yerleştirin ve sarma şeklinde sarın. Tencereye dizin. Üzerine yeşil erikleri ekleyin. Sarmaların en üstüne küçük bir kapak ya da tabak yerleştirin ki pişerken yerinden oynayıp şekilleri bozulmasın. Sarmaların en üst seviyesinden 2 parmak aşağıda olacak şekilde sıcak suyu ekleyin. Tencerenin kapağını kapatın ve kısık ateşte pişirin.

Afiyet olsun!

31.03.2010

Limonlu Puding



Hafif tatlı deyince aklıma hemen sütlü tatlılar gelir. Bugün de hafif bir tatlı arayışındayken bu tarife rastladım. Evdeki malzemeleri tam olarak kontrol etmeden başladım yapmaya. Sonra fark ettim ki aslında bu puding için en önemli malzemem bitmiş: Vanilya Aroması! Daha önce de bahsetmiştim vanilya çubuğu hiç almadım, paraya kıyamıyorum evet bu konuda cimriyim, kabul :) Vanilya çubuğu yerine kullanılabilecek Dr. Oetker'in gerçek vanilya çubuğundan üretilmiş bourbon vanilya aroması var. Ben çok memnunum. Bu ürünü bulabilirseniz mutlaka alıp denemenizi öneririm. Muhteşem bir tat ve aroma katıyor tatlılara, keklere, pastalara. Tabii ben bugün bu mis kokudan mahrum kaldım ama onun yerine limon kabuğu kullanarak yine aromalı bir pudinge sahip oldum. Böyle de gayet güzel oldu. İlk fırsatta vanilya aroması alıp bir de öyle deneyeceğim. Bu pudingte un olmadığı için kıvamı biraz daha gevşekçe bu da yediğinizde daha hafif bir tat almanızı sağlıyor.


Malzemeler:

1 cup = 240 ml

3 1/2 cup light süt
1/3 cup ve 3 yemek kaşığı toz şeker
1/4 cup mısır nişastası
bir fiske tuz
2 yumurta ve 1 yumurta sarısı
1 adet limonun kabuğu
1 yemek kaşığı tereyağ

Yapılışı:

Isıya dayanıklı bir kapta yumurtaları, nişastayı, tuzu, 1/3 cup toz şekeri ve 1/2 cup sütü bir çatal yardımıyla çırpın. Bir tencereye sütün geri kalanını (3 cup) ve 3 yemek kaşığı toz şekeri ekleyin. Orta ateşte pişirin. Kaynamaya başlayınca ateşten alın. Sıcak olan sütü yavaş yavaş yumurtalı karışıma ekleyin ve bu sırada sürekli karıştırın ki yumurtalar pişmesin. Bu karışımı tekrar tencereye alın ve orta ateşte koyulaşana kadar karıştırırak pişirin. Kaynamaya başladıktan 2 dk. sonra ateşten alın. İçine tereyağ ve limon kabuğunu ekleyin ve karıştırın. Kaselere bölüştürün. Oda sıcaklığına gelince buzdolabına koyun ve soğuyana kadar dinlendirin. Üzerini istediğiniz meyve ile süsleyerek servis yapın.

Afiyet olsun!

Tarif uyarlama : Joy of Baking

25.03.2010

Tavuklu Patlıcan Yemeği



Biliyorum pastalar çok daha fotojenik, biliyorum pastalar çok daha çekici. Ama başımıza ne geliyorsa hep o pastalardan gelmiyor mu? :) En büyük suç ortaklarımız değil mi pastalar, tatlılar? Hazır bahar da gelmişken neden biraz hafiflemeyelim? Yoksa siz hala sağlıklı beslenmeye başlamadınız mı? Olsun hiç bir zaman geç değil. Kendinizi hazır hissettiğiniz an doğru andır. Ben bir süre daha hafif yemekler, salatalar ve belki de az kalorili tatlılar üzerine denemeler yapacağım. Beğendiklerimi de sizinle paylaşacağım. Şimdilik bir süre daha tatlılardan uzak durmamız gerekiyor. Yemek ve salatalarla idare edeceğiz artık :)

Malzemeler: (2 kişilik)

2 adet patlıcan
2 yemek kaşığı zeytinyağ
1 adet tavuk göğsü
2 adet domates
1 adet kuru soğan
2 diş sarımsak
tuz
karabiber
kekik

Yapılışı:

Patlıcanları alacalı soyun. Küp küp doğrayın. Acısı çıksın diye biraz tuzlu suda bekletin.(Benim patlıcanlarım acı olmadığından bekletmedim). Suyunu süzün. Tekrar sudan geçirip süzün ve kuruması için kağıt havlu üzerine serin. Bir tencerede bir yemek kaşığı zeytinyağı orta ateşte kızdırın. Patlıcanları tencereye alın ve ara ara çevirerek yumuşayana kadar kızartın ve yumuşayınca bir tabağa alın. Tencereye geri kalan bir yemek kaşığı zeytinyağı ekleyin, ısınınca yemeklik doğranmış kuru soğanı ve sarımsakları ekleyin. Bir kaç dakika kavurun. Soğanların üzerine küp küp doğranmış tavuk göğüslerini de ekleyin ve renkleri dönene kadar karıştırarak pişirin. Daha sonra kabuğu soyulmuş ve küp küp kesilmiş domatesleri ve patlıcanları ekleyin. Bir türk kahvesi fincanı sıcak suyu da ekleyerek kapağı kapatın. 15-20 dk. çok kısık ateşte pişirin. Ateşten almadan 5 dk. önce baharatlarını eklemeyi unutmayın.

Afiyet olsun!

21.03.2010

Beyaz Peynirli Patlıcan Salatası



Bahar nihayet buralarda da yüzünü göstermeye başladı. Belki benim gibi hafiflemek isteyenler vardır diye bugün öğle yemeği olarak yediğim bu güzel salatayı sıcağı sıcağına sizinle paylaşayım istedim. Çok hafif, çok lezzetli, çok da pratik bir salata oldu.

Malzemeler: (2 kişilik)

2 adet patlıcan (çok incelerse 3 adet)
2 yemek kaşığı zeytinyağ
7-8 adet cherry domates
2 adet közlenmiş kırmızı biber
yarım demet maydanoz
1/2 limonun suyu
tuz
karabiber
sarımsak (isteğe bağlı)
beyaz peynir

Yapılışı:

Patlıcanları alacalı olarak soyun. Küp şeklinde minik minik doğrayın. Zeytinyağı tavaya alın, kızdırın ve patlıcanları yumuşayana kadar orta ateşte kızartın. Patlıcanlar yumuşayınca soğumaları için bir kaba alın. Patlıcanlar soğuduktan sonra biraz tuz ve karabiber ile karıştırın. Üzerine ortadan ikiye kesilmiş domatesleri, küp küp kesilmiş közlenmiş biberleri ve ince kıyılmış maydanozları ekleyin. Limon suyu ve isterseniz ezilmiş sarımsağı ekleyin. En az yarım saat buzdolabında bekletin ki lezzeti iyice otursun. En son küp küp kesilmiş beyaz peyniri de ekleyip kızarmış ekmek eşliğinde servis yapın.

10.03.2010

Tek kişilik pastalar



Bu tek kişilik pastaları geçen haftalarda yapmıştım. Yaparken o kadar çok çikolata yedim ki artık çikolata görmeye tahammülüm kalmadı ve en sonunda da rejime başladım! İyi ki yapmışım yani bahanem oldular :) Bu sefer kek olarak pandispanya hamuru kullandım. Pandispanya hamurunun kıvamını ne kadar unutmuş olduğumu farkettim. Çünkü benim pastalar için kullandığım kekler çok daha yoğun oluyor, öylesini daha çok seviyorum. Ama bu klasik pandispanya tarifi çok basit ve süper sonuç veriyor. Her türlü kremalı pasta için kullanılabilecek bir tarif. Ara malzemesini vermiyorum çünkü ben çikolatalı ganajı meyvesiz kullanmıştım, bana oldukça ağır geldi. Benim tavsiyem ara kata krem şanti tarzında daha hafif bir krema kullanmak ya da ganaj kullanacaksanız meyve eklemesi yaparak tadı dengelemek. Üzerini ise burada tarifini vermiş olduğum çikolatalı ganaj ile kaplama yapılarak süsleyebilirsiniz.

Pandispanya için Malzemeler: (4 adet pasta için)

2 adet iri yumurta (sarısı beyazı ayrılacak)
5 yemek kaşığı toz şeker
1 paket premium vanilya
4 hafif tepeleme yemek kaşığı un
1 tatlı kaşığı kabartma tozu

Yapılışı:

Bir kapta yumurta sarıları, toz şekeri ve vanilyayı şeker eriyene kadar çırpın. Daha sonra üzerine unu ve kabartma tozunu ekleyerek çırpmaya devam edin. Oldukça koyu bir hamur olacak. En son ayrı bir kapta katılaşana kadar çırptığınız yumurta beyazlarını da ekleyin. Bir spatula yardımı ile karışıma iyice yedirin. İyice karıştıktan sonra yağlı kağıt serdiğiniz 22x32 cm ölçülerinde ya da buna yakın ölçülerde bir tepsiye yayın. Karışımı çok ince yaymaya çalışın, yeterince kabarıyor merak etmeyin. Önceden ısıtılmış fırında 180 Cde 12-15 dk kadar ya da üzeri çok hafif kızarıncaya kadar pişirin. Pandispanya soğuduktan sonra bir bardağı ters çevirip bıçak yardımıyla pandispanyadan 8 adet yuvarlak kesin. Bir adet pasta için ilk yuvarlağı koyun üzerine istediğiniz krema ve meyve ile süsleyin diğer yuvarlağı kapatın. Pastanın en üzerini istediğiniz gibi süsleyin.

Afiyet olsun!

2.03.2010

Zeytinyağlı Kuru Patlıcan Dolması



Bu yazıyı kaç gündür yazıp yazıp siliyorum bilmiyorum. Güneşli günde hazırlayıp fırtınalı günde yayınlamak olmayacağında yeni baştan yazdım günlerdir. Sonunda bugün yani güneşli ve mutlu bir günde yayınlıyorum bu yazıyı. Belki duymuşsunuzdur haftasonu buralarda fırtına vardı. Bizim nehir yürüyüş yoluna taştı ki normalde en az 30 cm aşağıdadır. Rüzgar hiç durmadı, biz de evden çıkmadık böyle olunca. Bugün nehir yine yüksek ama rüzgar yok, güneş var.

Güneşi seviyorum. Pırıl pırıl parlarken güneş, benim de içim içime sığmıyor :) Kışın nihayet bitmesine seviniyorum çok. Üzerime yapışmış kilolardan kurtulmalıyım diyerek (geçen bahar verdiklerimin hepsini yavaş yavaş geri aldım pasta, börek, çikolata yemekten) dün itibariyle sağlıklı beslenmeye başladım! Kendimi şimdiden kuş gibi hissediyorum. Buna karar vermek bile büyük bir başarı. Ben karar vermek için boğazıma kadar çikolata içinde yüzmeliymişim. Geçen gün çikolatalı pasta yapacağım derken öyle çok yemişim ki uzun süre çikolata filan göresim yok! 2 hafta sonra gideceğim pralin kursundaki çikolatardan da yemeyeceğim şimdiden karar verdim. En fazla 1 tane tadabilirim o kadar.

Dün alışverişe çıkıp buzdolabını sebze ile doldurdum. Bir süre buralarda pasta, dolma göremezseniz şaşırmayın. Bilin ki yemediğim için yapmıyorum :)

Bu dolmaları ise geçen haftalarda yapmıştım.

Malzemeler:

12 adet kuru patlıcan
1.5 su bardağı pirinç
3 adet orta boy kuru soğan
4 diş sarımsak
1 türk kahvesi fincanı zeytinyağ
1 dolu yemek kaşığı domates salçası
1 dolu yemek kaşığı biber salçası (isteğe göre acı ya da tatlı)
1 tatlı kaşığı nar ekşisi
1/2 limonun suyu
1 tatlı kaşığı karabiber
1 yemek kaşığı nane

Yapılışı:

Pirinci bir kaba alın. Üzerine tuz ve kaynar su ekleyin. 15-20 dk. bekletin, yıkayın ve süzün. Diğer tarafta kuru patlıcanları yumuşayana kadar 10 dk kadar kaynatın. İç malzemesi için kuru soğanı ve sarımsağı rondodan geçirin ya da ince ince kıyın. Bir tavaya zeytinyağı koyun, zeytinyağ ısınınca içine soğan ve sarımsakları ekleyin. Yumuşayana kadar kavurun. Üzerine salçaları ekleyin. Bir kaç dakika da böyle kavurun. En son piriçleri, baharatları ekleyin. Bir kaç kez çevirin ve ocağın altını kapatın. Nar ekşisi ve limon suyunu ekleyin. İç malzeme biraz ılınınca kuru patlıcanlara doldurun. Patlıcanların üzerinde biraz boşluk kalsın ki pişince pirinçler taşmasın. Patlıcanları sıkı bir şekilde tencereye dizin üzerlerini geçecek kadar sıcak su koyun. Pirinçler yumuşayana kadar pişirin. Soğuyunca servis yapın.

Afiyet olsun!

17.02.2010

Muzlu, Frambuazlı ve Ispanaklı Pasta



Bugün nihayet haftalardır yüzünü göstermeyen güneş ortaya çıktı. Bu sayede bana da uzun zamandır uğramayan ilham perisi uğradı. Bu aralar aklım o kadar karışık ki hiç bir şeye tam olarak konsantre olamıyorum. Hayatımızla ilgili vermemiz gereken çok önemli bir karar var. Önümüzde uzanan iki yol... Birisi durgun akan bir nehir gibi. Sakin ve dingin. Bir kayığa binmiş gidiyoruz, kürek çekmemize bile gerek yok. Nehir öyle durgun, öyle sakin akıyor ki bazen nereye gidiyoruz diye düşündürüyor insanı. Aynen şimdi olduğu gibi. Diğeri ise dalgalı bir deniz, kocaman. Biliyoruz o denizde kürek çekmeliyiz, bazen de dalgalara karşı savaşmalıyız. Ama işte o denizi geçmeyi başarırsak okyanusa açılabiliriz, hayatımızda istediğimiz pek çok şeyi gerçekleştirebiliriz. Şu anda ikimiz için de denize açılmak en hayırlısı gibi görünüyor. Korkularımız, endişelerimiz yok mu? Tabii ki var. Her büyük değişiklikte olduğu gibi. Ama gönülden inanırsak her şeyin güzel olacağına, güzel olur herşey biliyorum, biliyoruz...



Güneşi görünce her zaman keyiflenirim. Keyifliysem mutfağa girip güzel şeyler yapmak isterim. Bugün de pasta yapmak istedim ve aklıma uzun zaman önce yaptığım ıspanaklı pasta geldi. Pastayı sevgili Ayşe'den esinlenerek yapmıştım. Bugün yine aynı pastayı yaptım. Yaparken de çok keyif aldım.

Malzemeler:

2 adet yumurta
150 gr toz şeker
1 adet vanilya
50 ml ıspanak püresi
3 yemek kaşığı zeytinyağ
3 yemek kaşığı süt
150 gr un
1 tatlı kaşığı kabartma tozu

İçi için:

200 ml sıvı krema
3 yemek kaşığı pudra şekeri
vanilya aroması
muz
böğürtlen

Süsleme için:

150 gr bitter çikolata

Yapılışı:

Yumurtaların sarılarını ve beyazlarını ayırın. Yumurta beyazlarını bir fiske tuz ile katılaşana kadar çırpın. Ayrı bir kapta yumurta sarıları, toz şeker ve vanilyayı şeker eriyene kadar çırpın. Üzerine sıvı yağı ve sütü de ekleyin, çırpın. Yıkayıp ayıkladığınız ıspanağı püre olana kadar rondodan geçirin. (Ben donmuş ıspanağı önce pişirdim sonra püre yaptım). Ispanak püresini kek karışımına ekleyin ve karıştırın. Üzerine unu ve kabartma tozunu eleyin. Tahta bir kaşık yardımıyla dış taraftan ortaya doğru karıştırın. En son olarak da yumurta beyazlarını ekleyin ve yine aynı şekilde tahta kaşık ile yavaşça karıştırın. Yumurta beyazlarının sönmemesine dikkat edin. Yağlı kağıt serilmiş 18 cm.lik kelepçeli kalıba karışımı dökün ve önceden ısıtılmış fırında 180 Cde 35-40 dk. pişirin.

Kek fırından çıktıktan sonra soğuması için bekleyin. Soğuduktan sonra kalıptan çıkarıp ortadan ikiye bölün. Eğer kekin üzerinde bombe oluştuysa tıraşlayıp kekin üzerinde düz bir zemin elde edin.

İç malzemesi için soğuk sıvı kremayı mikser ile çırpın. Kıvamı koyulaşmaya başlayınca pudra şekeri ve vanilya aromasını da ekleyin. Krema katılaşana kadar çırpın. Sıvı kremayı çok çırpmamaya dikkat edin eğer gereğinden fazla çırparsanız kıvamı bozulur ve yağı ayrılarak işinize yaramaz hale gelir. En iyisi krema katı hale geldiği anda çırpmayı kesmektir.

Kekin kesilmiş kısımlarını bir fırça yardımı ile şekerli ve vanilya aromalı su ile, ya da isteğe göre süt ile ıslatın. Fazla ıslatmamaya dikkat edin. Daha sonra alt katın üzerine kremanın 4te 1ini koyun üzerine meyveleri yerleştirin tekrar 4te 1 kremayı meyvelerin üzerine yayın ve diğer katı kapatın. Geri kalan krema ile kekin üzerini ve kenarlarını kaplayın. Buzdolabına kaldırın.

Süsleme için bitter çikolatayı benmari usulü eritin. Şeritler halinde kestiğiniz yağlı kağıdı büyük ve düz bir tabağa ya da kesme tahtasına yerleştirin. Üzerine erimiş çikolatayı bir spatula yardımı ile şeridin her yanı kaplanacak şekilde yayın. Sonra bu şeridi başka bir tabağa ya da kesme tahtasına alın ve buzdolabına kaldırın. Katılaşmaya başlayınca çikolatayı pastanın kenarına yapıştırın ve yağlı kağıdı dikkatli bir şekilde ayırın. Aynı yöntemi uygularak istediğiniz şekilleri kullanarak süsleme yapabilirsiniz.



Afiyet olsun!

31.01.2010

Çikolatalı Toplar



Bu aralar içimdeki mutfak canavarı bana yoğun baskı yapmakta. Sürekli yeni bir şeyler deneme peşindeyim. Bunun için de tarif filan olmadan canavarım ne söylerse onu deniyorum. Dün denediğim yumurtasız, yağsız, şekersiz, damla çikolatalı muffinler tam bir hüsran olunca bugün değerlendirilmeleri şart oldu. Evde kalmış keklerinizi değerlendirmek ya da başarısızlıkla sonuçlanmış tariflerinize bambaşka bir görünüm kazandırmak istiyorsanız, bu basit ama bir o kadar da zevkli yeniden dönüşüm projesini uygulayabilirsiniz. Bunun için kesin bir tarif veremiyorum. Keklerin miktarına göre göz kararı sıvı krema kaynatmadan ısıtılacak, bol bitter ya da sütlü çikolata küçük parçalara bölünüp kremanın içinde eritilecek. Bir parça da tereyağ eklenebilir. Bu sıvı karışım ılındıktan sonra ufalanmış kek parçalarıyla buluşacak. Keklerin hepsi bu sıvıya bulanacak ve yapışkan bir karışım olacak. Bir süre buzdolabında bekletilecek ki katılaşıp kolay şekil alabilsin. En son da ufak ufak toplar yapılacak isteğe göre hindistan cevizi, kakao, antep fıstığı ya da içinizden ne geliyorsa ona bulanacak. Buzdolabında bekletildikten sonra afiyetle midelere indirilecek...

29.01.2010

Düdüklüde Portakallı Zeytinyağlı Kereviz



Dışarıda saatlerdir tipi var. Kaç senedir buradayım böyle bir kış görmedim. Artık bahar gelsin diye dört gözle bekliyorum.

Kış sebzelerinden en sevdiğimdir kereviz. Dün akşam da portakallı kereviz vardı bizim evde. Bu sefer kerevizin saplarını da koydum.

Malzemeler:

1 adet büyük boy kereviz
2-3 adet kereviz sapı
2 adet orta boy havuç
1 adet orta boy kuru soğan
1 çay bardağı taze sıkılmış portakal suyu
1/2 limon suyu
3-4 yemek kaşığı zeytinyağ
1 tatlı kaşığı toz şeker
tuz

Yapılışı:

Kerevizi soyun ve doğrayın. Kereviz saplarını ince ince kıyın. Havuçları da soyup bir parmak kalınlığında kesin. Düdüklü tencereye zeytinyağı ve yemeklik doğranmış soğanı alın. Soğan hafif yumuşayana kadar kavurun. Üzerine kereviz saplarını ve havuçları ekleyin. Bir kaç dakika daha kavurun. En son kerevizleri ekleyin. Bir kaç kez karıştırın. Portakal suyunu, limon suyunu, toz şeker ve tuzu ekleyin. Düdüklü tencereyi kapatın ve ocağı en sıcak konuma getirin. Tencerenin düdüğü ötüp altını kıstıktan sonra 2,5 dk. pişirin. Ben tencerenin buharını boşaltmak için soğuk suyun altına tutuyorum ve buharın tamamı çıktıktan sonra bekletmeden açıyorum.

Not: Düdüklü tencerenin markasına göre pişirme süresi değişebilir. Benim tencerem Fissler Vitavit. Sebzeleri her zaman I konumunda pişiriyorum.

26.01.2010

Müslili Kurabiye



Şimdiye kadar kaç kez müslili kurabiye denedim ve bir türlü istediğim sonuca ulaşamadım bilemiyorum. Bu aralar yaratıcılığım üzerimde sanırım. Tamamen içimden geldiği gibi yaptım ve bu kurabiyeler nefis oldu. Bu tarifi iki kez denedim. Hatta ikincisinde yağ koymayı da unutmuşum. Ayrıca değişiklik olsun diye bir yemek kaşığı kadar da hindistan cevizi rendesi eklemiştim. İki türlü de çok güzel oldular bence. Kullanılan müsli çeşidi de önemli tabii ki. Benim kullandığım çikolata parçacıklı müsli idi. İçinde yulaf ezmesi, çikolata parçacıkları, çikolatalı pirinç patlağı ve biraz da hurma vardı.

Malzemeler: (15 adet kurabiye için)

1 su bardağı çikolatalı müsli
1 adet yumurta
1 dolu yemek kaşığı bal
1 dolu yemek kaşığı fındık ezmesi (Sarelle kullandım)
3 dolu yemek kaşığı un
2 yemek kaşığı zeytinyağ
1 tatlı kaşığı kabartma tozu

Yapılışı:

Bir kaba yumurtayı kırın. Üzerine balı ekleyin. Bir çatal yardımıyla çırparak karıştırın. Zeytinyağı ve fındık ezmesini de ekleyin. Hepsi koyu bir kıvam alana kadar çatalla çırpın. Üzerine müsli, un ve kabartma tozunu ekleyin. 2 adet tatlı kaşığı yardımıyla kurabiyeleri yağlı kağıt serilmiş tepsiye yerleştirin. Önceden ısıtılmış fırında 180 Cde 12 dk ya da üzeri hafif renk değiştirene kadar pişirin.

Afiyet olsun!

17.01.2010

Alaçatı, İncirli Ev ve Yeni Yıl

Kasım ayının sonlarına gelmiş olmamıza rağmen hala yılbaşında ne yapacağımıza karar verememiştik. 2009 bizim için oldukça yorucu bir yıl olduğundan kafamızı dinleyebileceğimiz, sakin ve huzurlu bir tatildi gönlümüzden geçen. Bir akşam eşim ortaya Alaçatı fikrini attı. Aslında Alaçatı'ya gitmeyi yazın düşünüp vazgeçmiştik. Alaçatı için ön araştırmayı yapmıştım yani. Aklımda bir otel de olunca iki gün içinde uçak bileti ve kalacağımız yeri ayarlamıştık bile. Hani bazı tatillerin yeri başkadır ya işte bu tatil de bizim için öyleydi. Alaçatı ve İncirli Ev deyince huzur, dinginlik, muhteşem kahvaltılar, güler yüzler, hoş sohbetler, güneşli günler ve damla sakızlı herşey gelecek aklıma...


Aralık ayının son haftası gittik Alaçatı'ya. İzmir'den bindiğimiz otobüs bizi Belediye binasının önünde indirdi. İlk tepkimiz ufak bir şok ve aman Allahım biz nereye geldik oldu. Çünkü sokaklar tahmin ettiğimizden daha da boştu. Bavullarımızı tekerleye tekerleye kalacağımız otel olan İncirli Ev'e vardık. Otel tam da tahmin ettiğimiz gibiydi.  Güleryüzle karşılandık. Kocaman ve zevkle döşenmiş odamızda kendimizi evimizde kadar rahat hissedeceğimizi hemen anladık. Eşyalarımızı bırakıp büyük bir heyecanla meydana indik. Sezon olmadığından bir de hafta içi olduğundan sokaklar bomboş ve restauranların büyük kısmı kapalıydı (haftasonu daha fazla seçenek varmış meğer). Biz nerede yemek yiyeceğiz, eyvah diyerek panik halinde otele geri döndük. Alaçatı'da oteller sadece konaklama ve kahvaltı olarak çalışıyor. Yani öğle ve akşam yemeklerini dışarıda yemek durumundasınız. Eee bizim için de yemek ne kadar önemli tahmin edersiniz :) Resepsiyondaki sevgili Hüseyin'e derdimizi anlatınca, o güleryüzüyle ve sakinliğiyle bizi de sakinleştirdi. Yemek yiyebileceğimiz yerleri anlattı. Yükselmiş morallerle tekrar çıktık. Daha bir alıcı gözüyle baktık etrafımıza. Ve yine bomboş olan bir restauranta girip yemeklerimizi ısmarladık. Ve muhteşem bir yemek yiyince keyfimiz tamamen  yerine geldi. İyi ki gelmişiz demeye başladık ve tatilimiz boyunca da Alaçatı'da olmaktan çok keyif aldık.


Ertesi sabah kalktığımızda mükemmel bir kahvaltı bizi bekliyordu. Ama gelin görün ki ben koskoca 8 gün boyunca bir gün olsun akıl edip de kahvaltıda makinemi yanıma almamışım. Oysa sevgili Hayriye'nin elinden çıkmış, minicik çiçeklerle süslenmiş omletlerin fotoğrafını çekmeyi ne kadar isterdim. Hele İncirli Ev' in babası Osman Bey' in güneşte kurutarak özel olarak hazırladığı birbirinden lezzetli onlarca çeşit reçele ne demeliydi? Ne yapalım bir dahaki sefere diyelim :) Neyse ki kahvaltıdan sonra karnım doyup keyfim iyice yerine geldikten sonra bir kaç fotoğraf çekmeyi akıl edebilmişim...



Alaçatı'nın her köşesi ayrı güzel...




Yılbaşında ise kardeşim ve eşinin de bize katılmasıyla iyice keyiflendik. Bize özel hazırlanmış sofrada keyifle lezzetli yemeklerimizi yerken, kırmızı şaraplarımızı yudumladık. Ana yemeğin yanında sunulan İncirli Ev'in annesi Sabahat Hanım'ın hazırlamış olduğu yeşil domates ve elmalı chutney o kadar güzeldi ki ben kendimi kaybedip koskoca tabağın neredeyse hepsini tek başıma yedim. Sonunda midem yanmaya başlayınca içindeki sirke miktarının hiç de az olmadığını anladım. Ayrıca chutneyin et yemeklerinin yanında sos olarak yenilmesi gerektiğini, ana yemek gibi sınırsızca yenilemeyeceğini de tecrübeyle öğrenmiş oldum. Bunca güzel yemek sonunda eşimin tavsiyesiyle koca bir kap yoğurt yiyerek bir de maskara oldum :)  Neyse ki yoğurt sayesinde midem kendine geldi de 2010'u keyifle bir şekilde karşıladık. Ayrıca Sabahat Hanım'a buradan tekrar teşekkür etmek istiyorum. Bana gelirken koca bir kavanoz chutney hediye etti.  Bu sefer daha az yemeye çalışacağım ama başarır mıyım bilmiyorum çünkü harika bir lezzet :)




Sonuç olarak biz Alaçatı'yı ve İncirli Ev'i çok sevdik. Umarım bir gün tekrar gitme şansımız olur. Ama gidersek kesinlikle sezon dışı gideriz çünkü yılbaşı gecesi  o kadar kalabalıktı ki sokaklarda yürümekte zorlandık. Herkesin tatil anlayışı farklıdır. Bize göre tatil kafa dinleyip, yenilenebileceğimiz bir fırsat. Bu yüzden tatillerimizi aksiyon yaşamak yerine genelde sakin geçiriyoruz :)


2010'a sağlıklı ve mutlu girdiğimize çok seviniyorum. İnanıyorum ki yeni yıla nasıl girerseniz yılınız da öyle geçiyor. Yeni bir başlangıç yapabildiğimiz için çok mutluyum. Bu yıl ne istiyorsak hepsine kavuşalım, sağlıklı, neşeli, bol paralı, bol sporlu, bol yemekli, bol kahkahalı bir yıl olsun bu yıl ...



8.01.2010

Lavaşta Sebzeli Köfte



Herkesin yeni yılını kutluyorum. Umarım bu yıl bütün hayallerinize ulaşacağınız, çok güzel bir yıl olur. Biz bu sene yeni yılı Alaçatı'da karşıladık. Çok ama çok güzel bir tatildi. 2010'a sağlıkla, huzurla ve mutlulukla girdik. Bizim için pek de kolay geçmeyen 2009'a bye bye yaptık.

Yakında Alaçatı'yla ilgili yazılar da gelecek. Ama önce dün akşam bir anda ortaya çıkan bu köfte tarifinden bahsedeyim. Sebze çorbasından arta kalmış sebzeler... Buzluktaki kıyma... Minik köfteler yapıp çorbaya mı atsam? Yoksa minik köfteler yapıp ayrı servis mi yapsam? Yoksa elimdeki sebzeleri değerlendirip yeni bir şeyler mi denesem? Aklımda bu fikirler uçuşurken sebzeleri minik minik doğramaya başlamıştım bile. Biraz kereviz, biraz havuç, biraz kabak, maydanoz, patates olsaydı iyiydi ama hepsini çorbaya koymuşum. Tatil sonrası ev tam takır kuru bakır. Haftasonu alışverişe gitmek lazım. Neyse patatesi de bir dahaki sefere koyarız diyerek bir kuru soğanı da rendeledim. Evde galeta unu da kalmamış ee ne yapalım irmik koyalım. İnce irmiğim var bu iyi. Biraz süt ekleyelim yumuşak olsun. Üzerine mikrodalgada şipşak çözdürülmüş kıymayı ekleyelim. Baharatları ekleyelim. Tuz, karabiber, kimyon, biraz da kekik. Fırın tepsisine yayayım kolay olsun. Biraz dinlensin buzdolabında. Sonra fırına atalım bir güzel pişsin. Köfte macerasının sonu: mutlu bir eş, gururlu bir Beyza :)

Bu köfte tarifi sebze yemeyen çocuklara için çok uygun diye düşünüyorum. Eğer sebzeler çok farkedilmesin diyorsanız hepsini rendeleyebilirsiniz de. Mutfakta hoşlanmadığım şeylerden biri de sert sebzeleri rendelemek olduğundan ben doğramayı tercih ettim.

Bu köfteyi lavaş içinde servis edebileceğiniz gibi dilimleyerek de servis edebilirsiniz. Ben tarifi göz kararı yaptım ama buraya fikir olması açısından bir tarif yazacağım.

Malzemeler:

300 gr kıyma
1 kuru soğan
1/4 kereviz
1 ince havuç
1 kabak
1 küçük patates
1/2 demet maydanoz
2 yemek kaşığı süt
2-3 yemek kaşığı irmik ya da galeta unu ya da bayat ekmek içi
tuz
karabiber
kimyon
kekik

Yapılışı:

Sebzeleri yıkayıp soyduktan sonra isteğe göre minik minik doğrayın ya da rendeleyin. Hepsini bir kaba alın. Üzerine rendelenmiş soğan, kıyma ve diğer malzemeleri ekleyin. Hepsi birbirine karışıncaya kadar yoğurun. Yağlanmış tepsiye yayın ya da köfte şekli vererek yerleştirin. Önceden ısıtılmış fırında 190 C de 30 dk kadar pişirin.

Afiyet olsun!